22 Eylül 2010 Çarşamba

know thyself...

sadece bir şey için böyle istikrarlı bir biçimde çabalayıp durdum. her şeyden sıkıldım, bir kenara attım. değiştim, çok değiştim... sonra yine eskisi gibi oluverdim. dengeyi korumaktan bile vazgeçtim; fakat bir tek şeyden asla vazgeçmedim:

kendimi tanımaya çabalamaktan...

ne zaman ki hiç kimsenin beni anlamadığını hissetsem, açık açık söylemekten çekinmedim. bazen de mızmızlandım, kimse beni anlamıyor diye...

halbuki "kendinden hiç bahsetmemek, iki yüzlülüklerin en büyüğüdür" ve ben bu iki yüzlülüğün içindeydim çok kez, boğazıma kadar.

halbuki kendini anlatmayı beceremeyen bir insan, nasıl anlayabilir ki kendini?

"pekâlâ anlayabilir" diye düşündüm, düşünüyorum. mesele, bir başkasının çıkıp seni anladığını iddia ederek kendi çarpık anlayışını sana senmişsin gibi anlatmamasında.

gerçekten ne istediğini anlamak ise bir insanın derdi...

neyse yok bu yazının bir ana fikri.

4 Eylül 2010 Cumartesi

düşünme beni bu kadar facebook

sosyal platformsun anladık. ama benim hayatım senin çalışma prensibine uygun olarak devam etmiyor.

önce arkadaş eklemem için aynı ağda bulunduğumuz insanları önerdin, ses etmedik.

sonra ortak arkadaşlarım olan insanları önermeye başladın, buna da ses etmedik.

ne zaman ki "Hede Hödö, Merhaba de!", "İnciya Rakos, son haberleri paylaş." demeye başladın işte orada bokunu çıkardın.

sen tanıyor musun o ismi geçen insanları? ben tanıyorum. senin içinden elektrik akımı geçen beynin kadar beynim yok mu lan benim? akıl edemiyor muyum sen söylemeden merhaba demeyi?

ama demiyorum. o, senin isimlerini rasgele seçtiğin insanlar var ya. senin götüne girsin.

hah işte o insanlar var ya, kimisi çocukluğumdan beri tanıdığım insanlar; ancak bugün paylaşabilecek bir şeyimiz kalmamış.

kimisi, sevdiğim insanlar; hayat yollarımızı çok evvel ayırmış...

kimisi, eski sevgilim; belki hâlâ sevdiğim belki de nefret ettiğim...

kimisi, belki karşılık bulmamış aşkım, umutsuzca sevdiğim ya da belki bunu hiç söyleyemediğim.

belki hepsi, belki biri, belki bunlardan hiçbiri.

öyle sen "de" dedin diye denilmiyor öyle kolay "merhaba". senin küçük kafana girmez bunun nedeni. benim küçük kafama da girmiyor gerçi.

ama yapma artık bunu facebook, oynama zihnimle.

sebebim olacaksın lan pezevenk.