23 Aralık 2012 Pazar

sesli söylemediğime pişman olabileceğim şeyler -3-

televizyon, 20. yüzyılın en büyük icatlarındandı. bugün, izleyenlerinin iq'sunu düşüren programlarla dolmasını insanoğlunun yozlaşmadaki kararlılığına borçluyuz.

şimdi aynı akıbete, başta twitter olmak üzere tüm sosyal medya da uğrayacaktır.

19 Aralık 2012 Çarşamba

"...i'm not a loser, i'm a failure..."

artık gelenek halini almış bir huyum vardır. zaman zaman oturur, geçmişte yazdığım ne varsa açar ben yazmamışım gibi okurum. sonra da beğenmediğim ne varsa yok ederim.

geçen yine oturdum bu işlemi yapacaktım ki bir sürprizle karşılaştım. normalde silmiş olmam gereken pek çok şeyi de saklamışım. kapattığım bloglarımda yayınladıklarım, hâlâ açık olanlarda yayınladıklarım, hiçbir yerde yayınlamadıklarım, uyduralı hayli zaman geçmiş bir isimle sağda solda yayınladıklarım, yarım yamalak yazdıklarım... bir sürü şey.

okudukça önce "ben bunları niçin silmek istemişim ki, bunlar gayet iyi görünüyor" izlenimine kapıldım. sonradan ayıldım işin aslı bu değil.

şu hayatta iki şeyi inatla yapmaya devam ediyorum ki bunlardan birincisi oyun oynamak, ikincisi de yazmak. ancak evvel zaman içinde yazdıklarıma baktığımda anlıyorum ki bir arpa boyu bile yol gidememişim.

elli yaşıma gelecek olursam eğer, kendime "ne sikime harcadın lan hayatını?" sorusunu sorma potansiyelim hayli yüksek. yanıtım basit olacak:

ne yapmak istediysem, onu yapmaya harcadım.

16 Aralık 2012 Pazar

sesli söylemediğime pişman olabileceğim şeyler -2-

sinemanın sosyal mesaj vermek ya sosyal farkındalık yaratmak gibi bir misyonu yok. sinemayla meşgul kimi kişiler kendilerinde böyle bir sorumluluk hissedebilir pekâlâ, ancak bu sorumluluk sinemanın sorumluluğu değildir.

hukuksuzluğun, ayrımcılığın yahut savaşın kötü bir şey olduğunun zaten farkında değilseniz; sinemanın sizin için yapabileceği pek bir şey yok demektir.