22 Şubat 2015 Pazar

gebe bırakan kelimeler -25-

konuya nasıl gireceğini bilen bir insan olamadım hiç. girizgah, hep vakit kaybı gibi geldi. veda etmeyi becerememekten ötürü de bir türlü konuyu nasıl sonlandıracağımı bilemedim. hep meseleye göbeğinden giriş yaptım, dolayısıyla da bir türlü kendimi anlatmayı beceremedim.

belki de en büyük problemim, unutmuyor olmam.

insanların değişmediğine olan inancım, bir kelime farkla sarsıldı. değişmeyen insan değil, insan doğasıymış. kimsek o'yuz ve kendimize söylediğimiz yalanlar bunu değiştirmiyor.

kendimi kötü hissettiren ne varsa, hiçbirini unutmuyorum. gecenin bir yarısı beni uyanık tutan ne varsa; öfke, pişmanlık ve utanç duyarak hatırlıyorum. bazı günler böyle hisleri kontrol altına almak ya da bu hislerle yaşamak daha zor oluyor. gerçekten de en aklı başında insanı dahi dengesizliğe, kötü geçen tek bir gün itebiliyor... ya da doğum günüm yaklaşıyor diye yine böyle hissetmeye başladım, bilmiyorum.

öte yandan, unutmayınca özlediğin şeyler de oluyor ki az evvel bahsettiklerimden çok farklı hisler uyandırıyor. özlüyorum mesela. özellikle arkadaşlarımı. üniversiteden arkadaşlarımı, lise arkadaşlarımı, ilkokul arkadaşlarımı, çocukluk arkadaşlarımı... çoğunun bundan haberi bile yok.

bir de bir türlü tatmin olmuyorum.

daha fazlasını isteme halinden bahsetmiyorum. bir türlü kendimi memnun edecek bir şeye imza atabilmiş değilim. kendimde saygı uyandırmıyorum.

onca yıl, onca yol gittim. yine de gitmem gereken uzunca bir yol var. öğrenecek daha çok şey var. ancak adım attıkça memnun olmaktan daha da uzaklaşıyorum.

tatmin olmadıkça; iyi bir insan olmakta, her geçen gün daha da güçlük çekiyorum. çocukluk arkadaşım değilseniz, bu söylediğimin ne anlama geldiğini kestiremiyor olabilirsiniz. ama özetle bugün olduğum yarım yamalak insan haline gelmem de öyle kolay olmadı. çocukluğumda "problemli" diye anılmamışsam bunu sessiz bir çocuk olmama borçluyum ve dizginleri bırakırsam en başa dönmekten korkuyorum.

huzur bulmuyorum.