29 Ocak 2011 Cumartesi

altıkırkbeş yayınları: künye altı notları -2-

"kadıköy'ün yağmurlu ve puslu sokaklarında hazırlanan bu kitap sizi uçurumdan aşağı atabilecek güce sahip olabilir. herhangi bir şekilde ve özellikle izinsiz olarak iktibas edildiğinde kadıköy'ün o bilinen, serin ve rutubetli laneti, yıllar boyunca bunu yapanı takip eder, saçları dökülür, rüyasında sürekli olarak kadıköy'e sokaklarından akın akın geçerek yıllık intiharlarını gerçekleştirmeye giden lemur sürüleri görür ve derin bir yalnızlığa gömülür."

altıkırkbeş yayınları: künye altı notları -1-

"bu çevirinin tüm yayım haklarını sahiplendik. tanıtım alıntıları dışında -makul boyutlarda- izinsil çoğaltılması ahlak kurallarına ve yasalarımıza göre suç sayılmaktadır. böyle bir harekete kalkışmak istediğinizde önce bize sorarsanız uygar dünya adına seviniriz.

p.s: tüm fotokopi fanzinler yukarıdaki açıklamalardan bağımsızdırlar. onlar istdikleri ALTIKIRBEŞ yayınını çoğaltabilir, bozup yeniden yaratabilirler. okurlarımızı yasal dergileri değil "fotokopi fanzinleri" izlemeye çağırıyoruz. onlar sizi uçurumdan itecek güce sahiptirler ve uçmayı öğrenmenin zamanı geldi.

yaşasın fotokopi - yaşasın KAOS"

28 Ocak 2011 Cuma

ne istediğini bilmeyen insan

bu dünyada bin çeşit insan var. ama bir tanesi, hepsinden daha tehlikeli: ne istediğini bilmeyen insan.

uğraştırır, mutlu etmez, anlamaz, anlatmaz, zaman kaybıdır, pespayedir, hıncal'dır, uluç'tur, uzak durulasıdır, allah'a yakın olasıdır, minareden at beni'dir, in aşşağı tut beni'dir.

ne istediğini bilmeyen insandan, açık olmasını da bekleyemezsin. hiç istemediğin kadar karışıktır, ilişkin de hayatın da...

aman diyim...

7 Ocak 2011 Cuma

self destruction is the answer

bugün itibariyle benle beraber tanıdığım pek çok insan final haftasından önceki son haftasonuna girdi. son bir haftadır hepimizin üzerinde bir ağlaklık...

üç gündür finallere nasıl çalışacağımın, hangi ders notlarını alacağımın ve dersleri geçmek için finallerden almam gereken notların neler olduğunu hesaplıyordum. düne kadar planlarımı tamamladım.

ne zaman ki iş oturup çalışmaya başlamaya geldi, metalik bir kütlenin tele çarpmasının sesini duymamla beraber jetonun düştüğünü fark ettim: ben yumurta göte dayanmadan bir bok çalışamam.

uyku düzenimi oturtmak adına kıçımı yırttığım ve dersleri verebilme derdiyle yatıp kalktığım bir dönemden geçerken, her şeyi planlı programlı yapabileceğim konusunda kandırdım. ders çalışmaya başlamadan beş dakika öncesine kadar da umudum vardı.

kendime eziyet etmekten başka hiçbir şeye yaramadı bu planlar. sırası gelene çalışırım ben birader.