28 Eylül 2011 Çarşamba

şimdiden sıkıldım

henüz yeni dönemdeki ilk hafta dahi tamamlanmadan sıkıldım.

bir haftanın dört gününün boş olması, elbet beni kolay kolay bozulamayacak bir ruh hali içerisine sokuyor; ancak adam akıllı görünen derslerin hiç umulmadığı anda fransızca olması geleneği de devam ediyor. neyse umuyorum ki bu konuda bir orta yol bulunacaktır.

daha evvel demiş miydim, "yarım kalmış blogları sevmiyoruz." diye? belli ki google'da sevmiyor. ben de yeni kullanmaya başladım; ama misler gibi "program yap" seçeneği koymuşlar. yazıyorsun, tarihi ve saati ayarlıyorsun o zaman yapıyor yayını. sen sağ, ben selamet.

bir de ben bazı insanları çok özlüyorum.

yazık lan bana.

25 Eylül 2011 Pazar

ibnesin hayat ve gerçek de şarapta...

belki hiç dönmem diye gittiğim eskişehir'den bilet bulamamaktan ötürü erken döndüğüm şu günlerde, küfür etmek için pek çok sebebim var. beraber zaman geçirerek mutlu olduğum bir sürü insan orada, ben buradayım.

hayatımda bu denli uzun süredir beklediğim tek bir şey var o da -yaşımın bir getirisi aslında- diablo III. sağolsun blizzard'taki taşşakları yedi kilo çeken abilerimiz beta testi için davetiye yollarken beni es geçtikleri gibi, oyunun çıkış tarihinin de ertelendiğini açıkladılar.

ayrıca da parasızlığım haddini aşmak üzere. aldığım nefesi verirken bile iki sefer düşünüyorum.

ayrıca incir reçeli diye film yapmışlar. ne güzel film olmuş o öyle. ama hiv pozitif olan bir abla otobüs duraklarını yalamamalı mesela ya da o kadar çok içmemeli. tamam, tedaviyi reddetmesini anlarım da insanda da azıcık memnuniyet olur. ayrıca eklemeden geçemeyeceğim, hiv pozitif olan hatun değil de adam olsaydı böyle bir film olmazdı. hatun arkasını döner çeker giderdi.

söyleyeceklerim bu kadar değil,
fakat şimdilik -yüksek müsadelerinizle-
bu kadarmış gibi davranacağım.

7 Eylül 2011 Çarşamba

bulaşık

aynı tabakları ve bardakları kullanamayacak durumdayım. lavabo dolmuş taşmış, tezgahtan bulaşık deterjanını alsam yerine tekrar koyamam. yine de bulaşıkları yıkamak istemiyorum.

bulaşık yıkamak zaten zor iş, bir de mızmızlandıkça daha da büyüyor gözümde. "bulaşıktan da metafor olur mu?" demeyin. oluyor işte azizim.