25 Şubat 2013 Pazartesi

iki

jerry seinfeld, "i'm telling you for the last time" gösterisinde ikincilik için şöyle der:

"you are the first loser, no one lost ahead of you, you are the leader of the losers, congratulations."

şimdi meseleyi bir toparlayalım.

ailemin ikinci çocuğuyum.

90 doğumlu ve hayatta bir yere gelmek için okumaktan başka fırsatı olmayan her insan gibi epey rekabetçi bir ortamda eğitim görmeye başladım. ilkokul dördüncü sınıfta girdiğim ilk seviye tespit sınavında ikinci oldum. sonraki yıllarda birkaç istisna haricinde bu geleneği bozmadım.

2004 yılında liseye giriş sınavına girdim, ikinci tercihim olan okula ikinci sıradan yerleştim. kayıt günü ailemden "bağış" isteyen yavşak okul aile birliği üyelerinin "ikinciliğimi" kutlamaları dün gibi aklımda. liseye başladığım ilk gün, okula birincilikle giren elemana verilen hediyenin, törenini izledim ve birinci olan öğrencinin saçma salak konuşmasını dinledim. jerry'nin gösterisini izlememe henüz yıllar vardı ve ben yukarıda bahsettiğim gerçeği tüm benliğimde o zaman hissetmiştim. ikinci olanın sözü bile edilmiyordu. ayrıca hediye edilen kitapta da gözüm kalmıştı, zira hayatımda en çok kitap okuduğum dönem yurtta kaldığım yıldı ve okuyacak kitap bulmakta sıkıntı çekiyordum.

ikinci çocuk olanlar bilir, abinin/ablanın eskilerini giyme meselesi vardır. bu bile başlı başına ikinci olanın dramıdır ancak bir kaç şey söylemek lazım. lise ikiye kadar abimin montunu giydim kışları. burada çok fakirdik ( :( ) iması yapmaya çalışmıyorum. o yaşlarda ne kadar hızlı büyüdüğümüz düşünülünce hem ekonomik hem de mantıklı olanı oydu, şikayetçi değilim. sonra lise 2'deyken, bugün hâlâ kullandığım efsanevi kabanımı aldım. ne alaka diyecek olursanız mesele şu, abim bu montu gördüğünde "benim hiç böyle montlarım olmadı." demesin mi? desin tabi, harbi güzel kaban... burada herhangi bir kıskançlık falan olduğunu sanmıyorum, çünkü o kadar çok güzel şeye sahip olan bir insan olarak abimin beni kıskanmayacağını biliyorum. mesele şu ki, yıllar boyu kendine ait pek eşyan olmayabilir, ancak bundan daha çok konuşulacak şey sahip olduğun ilk güzel şeydir.

meseleyi benim ikinciliklerimi yine döndürecek olursak, biyolojik gerçeklere tam manasıyla bir istisna olarak ikinci gelen sperm hücresi olarak doğduğumu bile iddia edebilirim.

üniversiteye girişim ile ilgili teyit edemediğim ama şüphelendiğim bir takım şeyler de var. mesela, sanırım tekirdağ anadolu lisesinden galatasaray üniversitesine giren ikinci öğrenci olabilirim. olmaya da bilirim. burası biraz sallantıda. ama biraz kurcalasam bununla alakalı da bir ikincilik çıkabilir ortaya.

yeniden doğruluğundan emin olduğum meselelere dönecek olursak, katıldığım bir yarışma var. malum, galatasaray fransızca eğitim veren bir üniversite ve hazırlık sınıfından sonra birinci sınıfa geçtiğimizde de fransızca dersleri almaya devam ediyoruz. biz bu birinci sınıftayken, geleneksel olarak yapılan bir "au mots de bilmem ne" diye bir yarışma var. kısaca olay şu, bir fotoğraf çekiyorsunuz, fotoğrafa bakıp bir hikaye yazıyorsunuz falan filan. kazananı da fransa'ya yollayacak okul. boş beleş bir yarışma değil yani anlayacağınız.  hele benim için belki de sahip olduğum tek yurt dışına çıkma olanağı bu yüzden de ciddiye alıyorum... her neyse sadede geleyim. fotoğrafı çektim hikayeyi teslim ettim, sonra öğrendim ki meğer yarışmaya katılma zahmetine katlanan iki kişiymişiz. bilin bakalım ben kaçıncı oldum... yaa işte aynen öyle.

bunların dışında bir çok önemsiz ufak tefek detay da var tabi. mesela çoğu spor müsabakasında hep ikinci seçilen olurdum, daha da çoğunda daha da gerilerde oldum. hocalarımın herhangi bir meselede ikinci tercihi oldum, gerçi bunda sorumluluktan kaçma ihtiyacımdan dolayı kasıtlı olarak geri gitme isteği vardı. yılın ikinci ayında doğdum mesela ek olarak. ha bir de genelde kadınların ikinci tercihi oldum, ama bu meselede yıllar içinde çok geriden gelerek ikinciliğe yerleştim. küçükken çok çirkindim, şimdi en azından saçla, sakalla, kılla, yünle bu çirkinliği kapatarak daha güçlü olduğum taraflara yönelerek yükseldim. çok çalıştım, çok. hehe he

bugün benim doğum günüm ve uzun yazdım. güzel de oldu, günün anlam ve önemine yakıştı. sanki hâlâ da atladığım/unuttuğum şeyler varmış gibi geliyor. ama yoktur herhalde. her neyse.

cürmüm kadar selam ederim.

16 Şubat 2013 Cumartesi

logos spermaticos -19-

herkesin "neşeli, muzır" diye öve öve bitiremediği bir çocuk var içinde. benim içimdeki çocuk ise bugün intihara meyilli bir sefil haline geldiğim için bana öfkeli.

"tüm bunları yapanlara dur demediğiniz için siz de suçlusunuz!" diyen çok bilmiş gebeşler, şöyle kallavi bir "siktir" yemeyi hak ediyorlar. çünkü ben, herhangi bir eylemimle etki etmediğim şeyler yüzünden suçluluk hissetmeyi reddediyorum.

insanoğlunun hırsı, kendi türünden olanları sefalete sürüklüyor. açlık, yoksulluk ve çaresizlik... tüm bunlar, her türlü insanlık suçunu işleyip de toplumlar tarafından "kahraman" ilan edilmeyi yine de becerebilen insanların armağanı. açgözlülük yüzünden, doğanın dengesiyle oynamak insanların duygularıyla oynamak kadar kolay. hâlâ fosil yakıtlara bağımlıyız. bir önceki jenerasyon "milenyum"da uçan arabaların hayallerini kurarlarken bugün "teknolojik gelişmeler" iphonelardan, tabletlerden ibaret.

dünyanın bugün geldiği noktaya gelmesinden zerre sorumlu olmadığım kadar, en ufak bir suçluluk duymuyorum.

bu bir sosyal sorumluluk ya da farkındalık yaratma yazısı değil. "sen ne yaptın?" sorusuna vereceğim yanıt "bunların hiçbirini yapmadım." olabilir. "yaptığım her yanlışın sorumluluğunu ve suçluluğunu üstleniyorum" da diyebilirim. ancak her halükarda, kendi doğru bildiği, bir ütopyanın özelliklerini yansıtan insanların, beni daha fazla suçlu hissettirmesine müsaade etmeyeceğim.

her gün, bir öncekinden karanlık. durum böyleyken, sorumlu olmadığım ve engel olamayacağım şeyler yüzünden suçlu hissetmek en son ihtiyaç duyduğum şey.

ikinci dünya savaşının karanlık atmosferinde "sizler yeni bir gün doğumunu bekleyebilirsiniz, benim buna gücüm kalmadı..." diyerek intihar eden stefan zweig'a umutsuzluğundan ötürü kızan pek çok kişi vardır. ben kendisine kızmıyorum.