22 Eylül 2010 Çarşamba

know thyself...

sadece bir şey için böyle istikrarlı bir biçimde çabalayıp durdum. her şeyden sıkıldım, bir kenara attım. değiştim, çok değiştim... sonra yine eskisi gibi oluverdim. dengeyi korumaktan bile vazgeçtim; fakat bir tek şeyden asla vazgeçmedim:

kendimi tanımaya çabalamaktan...

ne zaman ki hiç kimsenin beni anlamadığını hissetsem, açık açık söylemekten çekinmedim. bazen de mızmızlandım, kimse beni anlamıyor diye...

halbuki "kendinden hiç bahsetmemek, iki yüzlülüklerin en büyüğüdür" ve ben bu iki yüzlülüğün içindeydim çok kez, boğazıma kadar.

halbuki kendini anlatmayı beceremeyen bir insan, nasıl anlayabilir ki kendini?

"pekâlâ anlayabilir" diye düşündüm, düşünüyorum. mesele, bir başkasının çıkıp seni anladığını iddia ederek kendi çarpık anlayışını sana senmişsin gibi anlatmamasında.

gerçekten ne istediğini anlamak ise bir insanın derdi...

neyse yok bu yazının bir ana fikri.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder