23 Mart 2010 Salı

benim arkadaşlarım

canım sıkkınken acayip acayip şeylere takılıyor kafam. öyle ki sinirden kendimi si... öhöm, neyse.

kendimi bildim bileli bir avuçtan fazla arkadaş edinmemek gibi bir huyum var. hep aksi olsun isterdim, ama hep de böyle olmuştur. bugün pek arkadaşım yok ve dün de bu böyleydi, ondan önceki gün de...

ama mesela ortak arkadaşlar vardır tanımadığınız insanlarla, çok severim. tanımadığınız o kişiyle konuşacak çok fazla konu bulmanızı sağlar. laf lafı açar, sonra tekrar görüşüp görüşmemeniz önemli değildir; fakat o anda hoş bir sohbet etmişsinizdir ve bu da bazen çok önemlidir. ben hep buna içten inanmışımdır.

fakat birbirini tanımayan iki insanın ortak arkadaşı olmak da bir sancı oldu hep benim için. özellikle de o anda ortamda bulunduğumda... geriliyorum ya hu... insanlar garip, "insanlar birbirini sevmek zorunda değildir, ama saygı duymalıdır." diyen lavuğa da kafam girsin. sevmediğini sevme tamam eyvallah da insanlar birbirini sevmeye çaba göstermeli. ben de birbirinden haz etmeyen iki insan arasında göt gibi kalmayayayım.

bir de arkadaş grupları diye bi olay var. kafa yapısı birbirine yakın olan kişiler gruplaşıyor. git gide de kabuk bağlıyorlar. dışarıya kapalı bir hale geliyorlar. ben de bir şekilde hep farklı arkadaş gruplarından birer arkadaş ediniyorum ve bundan dolayı acayip durumlar yaşanıyor. bir sebepten birbirinden haz etmeyen iki insan bir araya geliyor ve voilà... in view, a humble vaudevillian veteran, cast vicariously as both victim and villain by the vicissitudes of fate. aa bi dakka karıştı. ne diodum, he birbirinden haz etmeyen iki insan bir araya geliyor ve en ufak bir kıvılcımda laf sokma yarışı başlıyor. olan tabi arada kalmaktan dolayı bana oluyor...

halbuki böyle bir durumda insan hısmı olana laf sokmayı dert edeceğine, arkadaşını zor durumda düşürmemeyi düşünmeli. göt gibi kalışlara küsmelerim. öeh.

ya ben neyse lan bir şey demiyorum...

Orhun Kayaalp

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder